Kadının Hayatı Erkeğin Egosundan Daha Değerlidir!
Kadınlar Sadece Yaşamak İstedi…
Ama Bazı Erkekler Onların Yaşamasını Da Çok Gördü, Devletlerse İzlemekle Yetindi!
“Hayır” Deme Hakkı Bile Olmayan Bir Cinsiyet Olmak…
Bir kadının sadece yaşamak istemesi ne zaman bu kadar tehlikeli hale geldi?
Ne zaman bir kadının “hayır” deme hakkı, bir erkeğin “öldürme” hakkını doğurdu?
Ne zaman bir kadının “gülüşü”, “etek boyu”, “saat kaçta dışarıda olduğu”, onun öldürülmesini meşrulaştırmaya çalışanların bahanesi oldu?
Çünkü ,Kadınlar, dünyanın her yerinde, her dinde, her dilde, her kıtada aynı acıyı yaşıyor.
Çünkü erkeklik adı verilen put, insanlıktan daha çok korunuyor. Çünkü devletler görmezden geliyor, toplumlar ise susuyor.
Bir Kaç Ülke Değil, Tüm DÜNYA Suçlu!
• Hindistan’da,2012 yılında Jiyothi Singh isimli 23 yaşındakı sinemadan dönen bir genç kadın, otobüste toplu tecavüze uğrayarak, öldürüldü, iç organları parçalandı…
Polis ne dedi biliyor musunuz? “
Kızınız akşam saat 10'a kadar dışarıda olmasaydı bu durum olmazdı.”
Bir de dalga geçer gibi saat 10.
Öldürülmesi yanlış değil, ama akşam saat 10'da dışarıda olması yanlışmış gibi.
• Fransa’da, her yıl ortalama 120 kadın, eski eş ya da sevgilileri tarafından öldürülüyor.
Her biri defalarca şikâyet etmişti.
Koruma istemişti. Ama Devlet duymadı, duymak istemedi.
• İran’da, 22 yaşındaki Mahsa Amini 2022 yılında başörtüsünü “doğru bağlamadı” diye gözaltına alındı ve dövülerek öldürüldü.
Devletin cevabı: “Soruşturma prosedürlere uygun yapıldı.”
• ABD’de, her 4 kadından 3’ü hayatında en az bir kez şiddete uğruyor.
Koruma talep eden 10 kadından 8’i ölmeden önce devlete başvurmuştu.
Ama şiddeti önlemek yerine resmen ölüm belgesi düzenleniyor.
• Meksika’da, kadın cinayetleri o kadar yaygın ki artık sıradan haber bülteni oldu.
Her gün en az 10 kadın öldürülüyor.
Sokaklar kadın cesetleriyle dolarken, hükümet ise açıklama yapma gereği bile duymuyor
• Afganistan’da, kız çocukları okula gidemezken, kadınlar kamusal alanlarda çalışamıyor.
Sırf erkek bir akrabası olmadan sokağa çıktığı için taşlanan kadınlar var.
Bu çağda. Bu dünyada.
• İtalya’da, genç bir kadın kendisini taciz eden adamı defalarca şikâyet etti.
Adam serbest kaldı, bir gün onu sokak ortasında 20 yerinden bıçakladı.
• Türkiye’de, 2024 yılında en az 315 kadın öldürüldü.
2023’te bu sayı 334’tü. Faillerin çoğu eş, sevgili, kardeş, baba…
• Gazze’de, kadınlar ve çocuklar bombalarla yok ediliyor.
Bir gecede 30 kadın, 50 çocuk öldü. Dünya sadece istatistik verisi topluyor.
• Pakistan’da, namus bahanesiyle öldürülen kadınların sayısı yılda 1000’i geçiyor.
Mahkeme “aile içi mesele” deyip davayı düşürüyor.
• Sudan’da, iç savaşta kadınlar ganimet gibi kullanılıyor.
Herkes biliyor ama kimse durdurmuyor. Kadınlar insan değil, mal gibi görülüyor.
Bunlar sadece birkaç örnek değil;
Bir sistemin çürümüşlüğünün, insanlığın tükenmişliğinin belgesi…
Ve En Korkuncu Ne Biliyor musun?Sessizlik!
Kadınlar ölüyor ama devlet sadece rapor hazırlıyor.
Kadınlar haykırıyor ama toplum sadece bakıyor.
Cinayeti işleyenler kravatla iyi hal indirimi alıyor, öldürülen kadın ise unutuluyor…
Bir adam, “beni terk etti” diye bıçakla kadını 17 yerinden delik deşik ediyor… Mahkeme “haksız tahrik” diyor.
Bir adam, “başkasıyla konuştu” diye pompalı tüfekle sevgilisini sokakta vuruyor…
Mahkeme “pişman olmuş” diyor.
Bir adam, eşini yıllarca dövüyor, en sonunda öldürüyor…
Devlet ise “barıştırmaya” çalışıyor.
Kadınlar Yaşarken Korunmuyor, Öldükten Sonra Anılıyor!
• Öldürülmeden bir gün önce karakola gidip şikâyette bulunan kadınların ismini biliyoruz.
• Mahallelinin “zaten sürekli dövüyordu” dediği katilleri tanıyoruz.
• Sosyal medyada “beni öldürecek ama kimse inanmıyor” yazan kadınların fotoğrafını paylaşıyoruz.
Ama yaşarken yalnızlar. Çünkü sistemin umrunda değil. Çünkü erkek egemen düzenin değişmesi işlerine gelmiyor.
Çünkü “bir kadının yaşam hakkı”, hâlâ “bir erkeğin egosundan” daha az değerli.
“Gece Dışarıda Olmasaydı…”
Bu cümle kaç cinayetin arkasına saklandı, hiç saydık mı?
Cinayet işleyen erkek değil,öldürülen kadın sorgulandı.
Kadın öldü ama hâlâ kendini savunması bekleniyor.
Belki kendini savunmaya fırsatı bile olmadan öldürüldü!…
“O saatte orada ne işi varmış?”
“Üstüne düzgün bir şey giyseymiş.”
“Erkeği kışkırtmasaymış.”
Yani yaşamak isteyen kadının “ölmeme mücadelesi” bile bir suç olarak sunuluyor.
Ve Hakim sonra ne dedi biliyor musun?
“Pişman, kravat takmış, sabıkası da yok, tahrik indirimi uygulanabilir.”
Tahrik neydi?
Kadının giydiği etek mi?
Saat 22:00’de dışarıda olması mı?
“Hayır” demesi mi?
Ya da sadece bir kadın olması mı?
Sanki fail değil, maktul yargılanıyor her defasında…
Ne zaman bir kadın öldürülse, onu değil, onu öldüreni aklamaya çalışıyorlar.
VE:
Bir kadın, gece yürürken anahtarını avucuna silah gibi sıkarak yürüyor.
Bir kadın, minibüste tek başına oturmamaya çalışıyor.
Bir kadın, “gülsem yanlış anlaşılır mıyım?” diye kendi kahkahasını bile sansürlüyor.
Bir kadın, öldürüldüğünde bile utanması bekleniyor.
Ve biz hâlâ her gün bir habere daha “alışıyoruz”…
• “Boşanmak isteyen kadın eski eşi tarafından öldürüldü.”
• “Reddedilen adam genç kadını vurdu.”
• “Koruma kararı vardı ama uygulanmadı.”
• “Şikâyet etmişti ama dikkate alınmadı.”
• “Oğlunun gözü önünde eşini öldürdü.
Her biri aynı haber.
Sadece isimler değişiyor.
Sadece öldüren adam başka, ama sistem hep aynı.
Devlet Ve Toplum Ne Yapıyor?
Kadınlar birer birer öldürülürken…
• Devlet, ekranlara çıkıp “Kadın cinayetleri kırmızı çizgimiz” dedi.
Ama çizgi öyle silik ki, üzerinden kat kat cinayet geçti fark etmedik.
• Mahkemeler, kravat takan katillere iyi hal indirimi verdi.
Sanki kravat, ölen kadını geri getiriyormuş gibi…
Sanki adam “düzenli giyindiği” için insan öldürme hakkına sahipmiş gibi…
• Toplum, sosyal medyada “bu çok üzücü” deyip bir sonraki diziye geçti.
Kimi hâlâ “ama kadın da tahrik etmiş” diyebiliyor.
Kimi hâlâ “erkekliğe laf ettirmem” havasında…
Sanki erkeklik, öldürerek, savunulması gereken bir şeymiş gibi.
Yeter Artık!
• Erkekler kadınları sahiplenemez. Kadınlar mal değildir.
• Devletler göstermelik açıklama değil, gerçek koruma sağlamalı.
• Toplum “ama” ile başlayan cümlelerini sonsuza kadar terk etmeli.
• Mahkemeler, takım elbiseyi ceza indirimi sebebi değil, utanma sebebi saymalı!
SUSMA!
Çünkü sustuğun her gün, bir kadın daha öldürülüyor.
Çünkü sustuğun her gün, adalet değil haksızlık kazanıyor.
Çünkü sustuğun her gün, bir sonraki kurban senin annen olabilir… Senin kardeşin olabilir… Senin eşin, sevgilin, kızın olabilir…
Susarsan, o tabutun içinde bir gün senin sevdiğin olacak.
Ve senin son pişmanlığın işe yaramayacak…
Kadınlar sadece yaşamak istediler Ama ne yazık ki bu dünyada en pahalı şey, bir kadının yaşam hakkı oldu.
Erkekliğin adıyla, devletin suskunluğuyla, toplumun duyarsızlığıyla…
Kadınlar birer birer toprağa girdi.
Ve her biriyle birlikte, insanlığımızdan bir parça daha öldü.
harika çok beğendim